Dönmeler
Adeti
Ahmed Safi - M.
Ertuğrul
Düzdağ
Dönmelik, 1666 yılında İzmir
Yahudileri arasında ortaya çıkarak, "Beklenen Kurtarıcı Mesih" olduğunu
iddia eden ve Musevilikte bazı değişiklikler yapan Haham Sabatay
Sevi'nin
başlattığı dini bir harekettir. Bir zaman sonra mecbur kalarak müslüman
olan Sevi gibi, onun yolundan gidenler de, görünüşte Müslümanlığı kabul
etmişler, ancak gerçekte bambaşka bir inanç ve ibadet sistemine göre
gizli
bir hayatı sürdürmüşlerdir. Bu zümrenin, onlara mahsus bir terim halini
alan "Dönme" ifadesi ile tanımlanmalarının sebebi de bu samimiyetsizlik
ve gizlilik olmuştur. Zaman içinde güçlenerek ve teşkilatlanarak devam
eden bu hareketin mensupları, son 350 yıllık Osmanlı Devleti ve Türkiye
Cumhuriyeti devirlerinde, her sahada önemli roller aynamışlardır. Bugün
dünyanın birçok merkezinde bulunan Dönme zümreleri ile bunların inanç
ve
adetleri hakkında son yıllarda dikkate değer araştırmalar
yapılmaktadır.
Bu arada, Osmanlı toplumunun Dönmeler hakkındaki bilgisine ve
düşüncelerine
dair, şimdiye kadar, elimizde ciddi bir eser bulunmuyordu. Yazarın 18
cilt
ve 3350 sayfa tutan ve elyazısı ile mevcut bulunan notları arasında
kayıtlı
olan bu araştırma, yazdıklarını yayınlamayı düşünmeyen bir aydının,
tarafsız
ve garazsız gözlemlerinden ibaret bulunmakta ve bu sebeple de çok
önemli
bir belge teşkil etmektedir.
|
|
|
|
Dönmeler
(Sabatayistler)
Tarihi
Prof.Dr. Abdurrahman
Küçük
Toplumların ve milletlerin
tarihinde bıraktıkları izler yüzyıllar sonra bile insanların ilgisini
çeken
ve bilim adamlarının çalışmalarına konu olan önemli olaylar vardır.
Dönmelik
veya Sabataycılık da bunlardan biridir. Bu olay, Yahudiler arasından
çıkmasına
rağmen, sadece Yahudi cemaatiyle sınırlı kalmamış, Türklerle ilgili bir
durum almış ve tesirleri günümüze kadar gelmiştir.Bu konudaki
çalışmalara
başlanırken büyük bir yük ve sorumluluk altında olunduğu
farkedilmiştir.
Çünkü bu tip konularda vebal de bulunmaktadır. Bunun için, ülkemizde
ilk
ciddi ve ilmi araştırma olacak bu çalışmada, hiçbir etki altında
kalınmamaya,
hissi olunmamaya, kaynaklardaki bilgiler ortaya konulmamaya ve yer yer
de karşılaştırma yapılmaya dikkat edilmiştir.
|
|
|
|
Evet, Ben
Selanikliyim
Ilgaz Zorlu
Türkiye Mozayiğini oluşturan
etnik topluluklar içinde en az bilineni ve en kapalı olanı kuşkusuz ki
sebataycılardır. Türk kültür ve siyaset yaşamında bu konuda hemen hemen
hiç araştırma yapılmaması "Evet Ben Selanikliyim"in yazılması
mecburiyetini
getirmiştir.
Sebataycılar özellikle
İttihat
Terakki'den günümüze dek Türk Siyasi Hayatı'nın vazgeçilmez
unsurlarından
biridirler. Önemli pek çok siyasi aktör sebataycı kökenlidir ve bu
konuda
da pek çok tartışma yapılmaktadır.
Bu sebeple Evet Ben
Selanikliyim
adeta üstü kapatılıp tabu haline getirilen böylesine önemli bir konunun
Türkiye gündemine getirilmesi için önemli bir görev üstlenmiştir.
Hakikaten
medyada sebetaycılağın yeniden tartışılır hale gelmesi bu kitapla
olmuştur.
Gariptir ki kitaba
karşı en
büyük olumsuz tepkiler musevi ve sabetaycı kökenli yazarlar ya da bu
kökenli
yazarların desteklediği basın organlarının yazarları tarafından
yapılmıştır.
Örneğin Yeni Asır Gazetesi yazarı Yaşar Aksoy Ilgaz Zorlu'yu bir
provokatör
olarak nitelemiş, Rıfat N. Bali kendisini medyatik olmakla itham
etmiştir.
Sabetaycılığın dini
inançları,
gelenekleri ve özellikle 20. Yüzyıl sabetaycılığı konusunda kaynak bir
kitap olan "Evet Ben Selanikliyim" Ilgaz Zorlu'nun önemli bir eseridir.
|
|
|
|
Kayıp Mesih
Sebatay Sevi'nin
İzini Sürerken
John Freely
Kayıp Mesih, 17 yy.'da yaşayan
ve Kabala mistisizmi aracılığıyla Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki
çok sayıda Yahudiyi, beklenen Mesih olduğuna inandıran Sabetay Sevi'nin
hikayesidir.
17.yy. Osmanlı
İmparatorluğu'ndaki
Yahudi diasporasını bütün canlılığıyla gözler önüne seren John
Freely'nin
kitabı, Sabetay'ın doğum yeri olan İzmir'den Venedik ve Rom
gettolarına,
Kahire'nin pazarlarına, Kudüs ve Safed'in haham okullarına kadar, çok
geniş
bir coğrafyaya yayılıyor.
Topkapı Sarayı'ndan
Kuzey Afrika'daki
sinagoglara, Yemen'deki Yahudi tapınaklarına ve Arnavutluk'un ücra
köşelerine
kadar uzanan bu şaşırtıcı hikâye, Yahudi mistisizminin ve günümüzde
hâlâ
müritleri bulunan Sabetaycılığın bilinmeyen yönlerini
aydınlatıyor.
|
|
|
|
Sabatay Sevi
İzmirli Meşhur
Sahte Mesih Hakkında Bir Sosyal Araştırma
İbrahim Alaettin
Gövsa
Sabatay Sevi on yedinci yüzyılın
ortasında, yani zamanımızdan üçyüz yıl kadar önce Türkiye'de büyük bir
sosyal hareket meydana getirmiş ve yalnız bizim memlekette değil,
Avrupada
dikkati çekmiştir.
Dini veya siyasi bir
takım
davalar güden bir çok türediler gibi eğer o da hiçbir iz bırakmadan
tarihe
karışmış olsaydı zamanında uyandırdığı merak ve heyecandan dolayı yine
bir dereceye kadar araştırmaya layık görülürdü.
Fakat Sabatay Sevi'nin
kendinden
sonra bıraktığı iz, hayatında uyandırdığı heyecan ve cereyandan daha
önemlidir.
Hatırasını, pek sınırlı
bir
topluluk içinde olsa bile, hala dipdiri yaşatmayı başaran Sabatay
Sevi'yi
yalnız tarihi bir konu olarak değil, aynı zamanda sosyal bir zemin
olarak
da araştırmak gerekir. |
|
|
|
Sabatay Sevi Mesih mi Sahte
Peygamber mi
Gershom Scholem
Sevi tarihin gidişini
etkilemek
peşinde değildir. Dış dünyayı dalgalandıran olgu, O'nun iç dünyasını
yaratan
olgunun bir tür yansımasıdır, ki tam bir yansıması olup olmadığı
tartışabilir.
O yarattığı hadiselerin kahramanı olmaktan çok kurbanıdır, ve bu
nedenle
de herkesin önünde kabul ettiğini, Divan huzurunda reddebilecektir. O,
kendi ifadesiyle, Rabbinin acılarından çekip çıkardığı, ıstırabını
dindirdiği
biridir. Belki bu son yargılama da sadece o ardı arkası kesilmez şahsi
belâ ve talihsizliklerden biridir.
Sabatay; "Beni bu işe
Nathan
itti. 'Haham Abraham'ın Rüyeti' adlı eserde Mesih'in gerçek isminin
yerine
benim adımı yazdı. Bir de (İstanbullu Haham) Abraham Yakhini, Beni
yakanlar
bunlar." Demişti. |
|
|
|
Sabetay
Sevi ve Sabetaycıların Gelenekleri
Prof.
Abraham Galante
Abraham
Galante Türkiye ve Osmanlı Yahudileri Tarihi araştırmalarının en önemli
ve hala aşılamamış isimlerindendir. Sabetay Sevi isimli çalışması
yazarın,
önemli ama gerçekten önemli eserlerinden birisidir. Türkiye'de ve
Türkiye
dışında daha sonra sabetaycılık konusunda yayımlanan tüm eserlerde,
Scholem
ve Prof. Abdurrahman Küçük başta olmak üzere Galante'nin hep kaynak
olarak
alındığı görülür. Çünkü sabetaycılıkla ilgili yazdıkları Rosanes, Danon
ve Nehema'dan çok daha ilgi çekicidir ve orijinal belgelere
dayanmaktadır.
Kuşkusuz gerek Mısır yıllarında ve gerekse tüm yaşantısında Galante'nin
İttihat ve Terakki ile olan ilişkilerinde pekçok sabetaycı dostu
olmuştu.
Eminiz ki bu kitap Galante'nin aslında sabetaycılar hakkındaki
bilgisinin
küçük bir bölümünü yansıtmaktadır. |
|
|
|
Şişli Terakki Davaları
Abdurrahman Dilipak/
Ilgaz
Zorlu
Kökenleri Selanik'teki
Şemsi
Efendi haham okuluna dayanan ve yüzyıldan fazla bir zamandır faaliyet
gösteren
Şişli Terakki Lisesi'nin Nişantaşı'nda bulunan eski binası uzun bir
müddet
boş bırakıldıktan sonra D.B. İnşaat şirketine kiralandı. Yazar Ilgaz
Zorlu
ve Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak, Akit, Hürriyet, Aksiyon, Zaman,
Yeni Şafak gibi basın organları bu çok değerli binayla ilgili haberler
yaptılar. Ilgaz Zorlu, binanın bir vakıf binası olması ve değerinin de
trilyonlarla ifade edilebileceği savından hareketle D.B. İnşaatın, Dinç
Bilgin'in inşaat şirketine ait olduğunu ve daha sonra hakkındaki
çeşitli
ithamlar nedeniyle halen DGM'de yargılanmakta olan müteahhit Nevzat
Ak'a
yapılan bu kiralamanın adeta bir peşkeş olduğunu iddia etti, okulun bir
cemaat okulu olduğunu ve Kapancılar Grubu üyelerince yönetilen bir
vakfa
ait olduğu iddiasında bulundu. Konu TBMM'ye de getirildi. Konya FP
Milletvekili
Veysel Candan, bu Sabetaycıların kendi meselesi olmadığını ve milli bir
mesele olduğunu gördü, konu hakkında soru önergeleri verdi. Terakki
Vakfı
ve Vakıf Başkanı Haluk Arığ bu iddiaları yalanlayarak Zorlu, Akit ve
Dilipak
aleyhinde toplam on adet ceza ve tazminat davası açtılar. İstenilen
toplam
tazminat 400 Milyar TL'yi bulmaktadır. Bu kitap Terakki davalarını
içeriyor.
İddialar, suçlamalar ve mahkemeye verilen savunmalar. İslamcı radikal
olarak
tanımlanan kişilerce hakları korunmaya çalışılan Terakki Okulu'nun ve
onu
kuran Sabeytaycı hareketin tarihidir bu! Bir demokrasi ve insan hakları
kavgasıdır bu! |
|
|
|
Tarihin Esrarengiz Bir Sahifesi
"Dönmeler" ve "Dönmelerin Hakikati"
Ahmet Almaz
Osmanlı
İmparatorluğu'nun renk
renk mozaiklerle dolu bünyesi içinde, on yedinci asırda selanik'te
oluşan
bir takım esrarengiz zümrelerin dikkat çekici bir yeri vardır.
Şüphesiz bu zümre
mensuplarının
sayısı çok değildir. Fakat Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarından
günümüze kadar toplumumuzun başta siyaset olmak üzere basın, eğitim ve
ticaret alanlarında öyle etkin olmuşlardır ki "Dönmeler,
"Sabatayistler"
veya "Selanikliler" olarak adlandırılan bu zümre herkesin dikkatini
çekmiştir. |
|
|
|
Yahudi Türkler Yahut Sabetaycılar
Mehmet Şevket Eygi
Türk basınının önemli
kalemi
Mehmed Şevket Eygi özellikle Türkiye'li müslümanlar tarafından yakından
tanınan bir yazardır. Uzun yıllar çıkardığı gazetelerde Türkiye'de
yaşayan
dindar insanların haklarının kazanılması için mücadeleler vermiş,
idealleri
uğruna düşünce suçlusu olmuş, yargılanmış ve cezaevlerinde kalmıştır.
Eygi, günümüzde
inançlarını
bir takım menfaatler uğruna değiştiren kişilerin aksine yıllardır
inandığı
gerçekleri taviz vermeden tüm sıkıntılara karşılık savunmaya devam
etmiştir.
Bir siyaset bilimci olan yazar, on yıldan fazla bir süredir "Sabetay
Sevi
ve Türkiye Sabetaycılığı" konusunda makaleler yazmaktadır. Şunu
kabul
etmek gerekiyor ki Mehmed Şevket Eygi Bey sabetaycılık sorununun islami
platformlarda ve müslümanlar arasında tartışılmasını sağlayan kişidir.
Gündelik yazılarında pek çok kez konuya eğilmiş tarafsız bir gözle
özellikle
siyasi karar alma sürecinde sabeyatcıların davranışlarını incelemiş ve
bu konuda eleştiriler yapmıştır. |
|
|
|