BİRTAKIM saf kişiler, 'Türkiye'deki belli başlı Sabataycıların tam bir listesini yayınlasanız ne iyi olur, böyle bir hizmeti sizden bekleriz' meâlinde lâflar ediyorlar. Saf olmayan, fakat kafalarının içinde kuyrukları birbirine değmeyen birkaç tilki bulunan bazıları da, 'Bu adam isim vermiyor, adres vermiyor; dönmeleri isim vererek belirtmesi gerekir' şeklinde tenkitler yapıyor.
Türkiye Sabataycıları hakkında bu ülkede maalesef hemen hemen hiç ilmî araştırma yapılmamıştır. Yıllardan beri defalarca yazdım, 'Türkiye Yahudilerini ve Sabataycılarını Araştırma Merkezi' kurulsun; yüksek seviyede objektif araştırmalar yapılsın, yılda bir veya iki sayı çıkacak uluslararası bir araştırma dergisi yayınlansın; arşivlere inilsin, konu didik didik incelensin dedim ama bu memleketin beyni, vicdanı, iz'anı böyle bir teklifle alakadar olmadı. Papirüs üzerine yazılmış, iki bin yıla yakın eskiliği olan bir Barnaba İncili nüshası ile ilgilenmeyen kafalar, Sabataycılık üzerinde ilmî inceleme yapabilir mi?
Belli başlı militan Sabataycıların listesini vermeme gelince; Tam bir liste yapmam mümkün değildir ama birkaç yüz kişilik bir liste yayınladığımı düşünelim; bu, eşek arısı kovanına çomak sokmak olmaz mı? Benim, kendimi korumam için birkaç goril tutacak, bunların masraflarını karşılayacak imkânım yoktur. Bu milletin paralarını milyarlarca dolar zimmetlerine geçiren adamlar vardır. Sabataycıların listesini de onlar versinler.
Sabataycılar şimdiye kadar neler yaptılar? Şu anda nasıl bir plan program, strateji takip ediyorlar? Türkiye üzerindeki hâkimiyet ve saltanatlarını muhafaza etmek için ne gibi tedbirler aldılar? Açığa çıktıktan, gündeme girdikten sonra ne yapacaklardır?
Başta Devlet'in resmî arşivleri olmak üzere, bütün arşivlerimizdeki Sabataycılıkla ve Sabataycılarla ilgili belgelerin çeşitli zamanlarda yok edildiğine dair birtakım rivayetler vardır. Profesör Scholem de, Sabatay Sevi ile ilgili kitabında böyle iddia etmektedir. Bu konu araştırılmalıdır. Sabatay Sevi ile Sabataycılıkla ilgili belgeleri kimler, hangi zamanlarda, nasıl yok etmişlerdir.
Önemli bir husus da şudur: 1924 mübadelesinden sonra Selanik'te ve Yunanistan'ın başka yerlerinde Sabataycı kalmış mıdır? Ünlü oryantalist Louis Massignon, 'Annuaire du Monde Musulman'ın 1954 baskısında (s. 413) bu konuda bazı bilgiler vermektedir. Dönmelere 'crypto-israélite' diyen Massignon, onların (bir kısmının) Yunanistan'da kaldığını yazıyor. Yahudi İspanyolcası konuşan bu Sabataycıların üç gruba ayrıldığını, kendilerine 'Mâminin' denildiğini, üç fırkanın Tarbuslis, Cavalieros ve Honiosos adlarını taşıdığını yazıyor. Danon adında bir araştırıcı bunların 15 dinî bayramını ve 18 maddelik dinî talimatını incelemiş...
1924 mübadelesinden sonra bir kısım Sabataycılar Yunanistan'da kalmışlar, kısa zamanda zemine ve zamana uyarak Elen ve Ortodoks Hıristiyan kimliğine sahip olmuşlardır. Tabiî ki, asıl kimlikleri Sabataycı-Yahudi olarak kalmıştır.
Yunanistan'daki Sabataycılar hakkında araştırılma yapıldığı taktirde çok meraklı, hayret verici neticeler elde edileceği kanaatindeyim.
Yahudiler ve dolayısıyla Sabataycılar zeki, kabiliyetli, cin gibi insanlardır. Çocuklarına yüksek tahsilyaptırırlar, birkaç dil öğretirler.
Fatih Sultan Mehmed'i, büyük bir sefere giderken Gebze'de Yahudilikten dönme Yakup Paşa adlı hekim zehirlemiştir. Bu zatın asıl adı Maestro Iacobo'dur; Fatih'i Venedik hükümetinin tâlimatı üzerine zehirlediğine dair belgeler aradan beş yüz yıla yakın zaman geçtikten sonra ortaya çıkmıştır.
İslâm tarihindeki ilk fitne ve fesatları Yemenli bir haham iken, yalancıktan İslâm'a dönen Abdullah İbn Sebe' adlı kişi çıkartmıştır.
Yakın tarihimizde de Tekin Alp, takma adıyla milliyetçilik, Türkçülük, Atatürkçülük havariliği yapan bir Moiz Kohen vardır.
Ben eminim ki, Sabataycılar İslâmî hareketi dizginlemek için plan ve program yapmışlardır. Onlar ya bizzat kendi adamlarını kullanırlar, yahut birtakım ahlâksız ve karaktersiz sözde Müslümanları satın alırlar veya kiralarlar.
İslâmî araştırma yapmak, hadiselerin içyüzünü öğrenmek için çalışmak suç değildir. Yeter ki iftira edilmesin, yalan söylenmesin, ırkçılık ve antisemitizm yapılmasın.
'Türkiye Yahudilerini ve Sabataycılarını Araştırma Merkezi' kurulması için yüz veya yüz elli bin dolar başlangıçta yeter. İslâmî kesimde doların milyarı ile oynayan adamlar vardır. Bunca zengin cemaatimiz, tarikatimiz bulunmaktadır. Himmet edip de bu işi niçin başlatmazlar?
Türkiye Yahudi cemaati, Sabataycılık konusundaki hareketlilikten, tartışmalardan rahatsız olmaktadır. Yahudilerin ana prensibi şudur:
Kendilerinden bahsedilmesin, sessiz sedasız yaşasınlar. Ancak onların durumu da iyi değildir. Eskiden Türkiye Yahudileri dindarmış. Şimdi çoğu dinsizleşmiştir. Yazın Büyükada'da sinagogta âyin yaptıktan sonra öğleden sonra plajda gidip bikini mayolu karılarla beraber denize giren bir hahamdan bahsetmiştim. Böyle bir şey din adamına yakışmaz. Yahudiler ellerini vicdanlarına koysunlar, doğru söylemiyor muyum?
Cumartesi günleri sinagoglara giden bazı Yahudi kadınlar, çok açık saçık kıyafetlerle geliyorlarmış. Sinagoglarda kadınların yerleri ayrıdır. Üst kata çıkan bazı açık giyimli kadınların, aşağıdan iç çamaşırlarının göründüğünü söylediler. Doğrusu onların nam ve hesabına utandım, üzüldüm.
Bir de inanılması zor bir şey daha duydum: Yahudi gençlerine bazıları 'Yahudi kızlarla zina yapmayın ama Müslüman kızlarla birlikte yatabilirsiniz, bu sizin için günah olmaz' şeklinde telkinatta bulunuyorlarmış. Doğru ise çok ayıp, çok insanlık dışı bir telkinattır bu. Hiçbir vicdanlı Yahudinin böyle bir şeyi kabul edebileceğini sanmam.
Bende Fransızca bir kitap var (Şu anda ismi ve yazarı hatırımda değil, nereye koyduğumu da bilmiyorum.) onda eski büyük hahamlardan birinin şöyle bir fetvasını okumuştum: 'Bir Yahudi bir goi'den (gayr-i Yahudi) faiz alabilir mi?' sorusuna haham şu cevabı veriyor: 'Hayır alamaz, Yahudiden faiz almak ne kadar günah ve haramsa, goi'den faiz almak da öyledir.' İnşaallah kitabı bulunca o kısmının fotokopisini çıkartıp ilgilenenlere vereceğim.
Aydınlarımız ne doğru dürüst Türkiye'yi ve çeşitliliklerini tanıyor, ne de komşularımızı, dünyayı. İsrail'de İslâm'ı, Müslümanları, Türkiye'yi, Türkleri anlatan, tanıtan, inceleyen yüzlerce kitap vardır ama Türkiye'de Yahudilik, İsrail üzerine tek ciddî araştırma yoktur.
Kurulmasını teklif ettiğim enstitünün bir an önce hayata geçirilmesini temenni ederim.