- Sabetaycılarla ilgili değerlendirmeleriniz nedir?
Sabetay Sevi bundan 300 yıl önce ortaya çıktı. Mesihliğini ilan etti. Sonra can korkusundan Aziz Mehmed Efendi oldu. Devamı artık bilinen hikaye... Dönmeler, İslam ve milliyetçiliğin gözünde dayatmacı bir batılı hayat tarzını temsil ediyor. Yetmişli yıllarda sağ-sol çatışmaları döneminde Komünizmi ve Marksizmi de temsil ettiler bir yerde. Örneğin, 1970'li yılların kamuoyunda Dönme-Selanikli diye bilinen İsmail Cem İpekçi sosyal demokrat düşüncesi nedeniyle TRT Genel Müdürü görevinde iken milliyetçi ve sağ kesimin ağır eleştirilerine uğramıştır. Dönme-Selanikli kökeni de hep sosyal demokrat kişiliğiyle birlikte menfi bir tarzda vurgulanmış ve sosyal demokrat oluşu Selanikliliğine atf edilmiştir. Bugün baktığımızda Ilgaz Zorlu dışında biri çıkıp da ben Sabetayistim demiyor ama dönmelerle ilgili olarak etrafta bir sürü söylenceler var.
- Bir de Halil Bezmen çıktı.
Ahmet Emin Yalman da dönmeydi, Nazım Hikmeti savunur yazılar yazdı diye eleştirildi. Bence bugün dönmelik konusu Türkiye gündeminden düşmüştür. Çünkü dönmeliği temsil eden, tartışmalı, ateşli polemik yapan insanlar kalmadı. Bir Yalman'ın eşdeğeri bugün yok. İslami basında Selanik kökenli olması nedeniyle Coşkun Kırca'nın dönme olduğu iddia edilmektedir. Kırca'nın ateşli Atatürk milliyetçisi tavrından da yola çıkılarak Ahmet Emin Yalman dönemini andırır bir Sabataist-İslam kutuplaşması ara sıra gündeme gelmektedir. Ama bu da bir yerde anlamsızdır zira Coşkun Kırca hiçbir zaman kendisinin Sabataist olduğunu deklare edip kendisine uygun görülen bu kimliği savunmadı ki. İşte Coşkun Kırca var deniyor ama o da bunu açıkça deklare edip savunmuyor ki. E o zaman kiminle neyi tartışacaksınız? Bence Dönmeliğin artık önemi kalmamıştır. Problem aslında başka. Sabetaycılar bir yerde Türk toplumunda taraf oldular. Neye taraf oldular, Batıya Batılı yaşam tarzına taraf oldular ve bu yaşam tarzını Türk toplumuna getirmeye uğraştılar. Örneğin İpekçilerin ilk sinema salonlarını açmaları ve burada Batılı yaşam tarzını gösteren filmlerin gösterimi. Yalman'ın ateşli ve saldırgan bir laik oluşu... Tüm bunlar Dönmeleri Kozmopolitizmle, Batıyla özdeşleştirdi ve bir yerde İslami-geleneksel-muhafazakar değerlere bağlı olarak yaşamak isteyen toplumun çoğunluğuna bu yaşam tarzını dayatmakla suçlandılar. "Dayatmak"la suçlandılar çünkü akşamları foxtrota, çaylara balolara gitmeyen, kısa etek giymeyen başını açmayan İslami değerlere bağlı muhafazakar kadınlar ve toplumun çoğunluğunu teşkil eden bu tür bir aile ve toplum yapısı dönemin basının ve kamuoyunun önde gelen ve bir çoğu Selanikli olan yazarları tarafından "yobaz, "gerici" olarak nitelendiler. Bütün mesele buradan ortaya çıkmaktadır ve bugün de Türk toplumunda yaşanan gerilim ve gerginlik aynı nedenlere dayanmaktadır. Sayın Fehmi Koru'nun son yazılarından birinde konu ettiği gibi Türkiye'deki reklamlarda bile Batılı yaşam tarzını benimsemeyenlere bu yaşam tarzı sembollerle "dayatılmakta" belli bir marka mayo "çağdaşlık" sembolü olmakta, yine belli bir marka gömlek Batılı hayat tarzı sembolü olmaktadır. Neye taraf oldular, batıya, İslami görüşe göre batının ahlak düşkünlüğüne ve onu muhafazakar bir hayat tarzının üstüne dikte etmeye taraf oldular. Problem bu. Problem özünde dinsel değil ki. Problem gizli Yahudilik de değil bir yerde.
- Dönmelerin çifte kimlikli oluşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İslami bakış açısı ile Dönmelere olumsuz bakılması İslami düşünce dünyasının iç kurgusu açısından gayet doğal ve anlaşılabilir bir tepki. Ben Müslüman olsam ben milliyetçi-muhafazakar bir görüşe sahip olsam bu tepkiyi gayet normal bulurum. Bu benim şahsi görüşüm, herhangi bir kesime şirin görünmek için söylemiyorum. Düşünün ki adamlar "Elhamdülillah Müslümanım" diyorlar fakat değiller. E, tabii gerçek bir Müslüman, "Ha bak işte bunlar Yahudinin gizli ajanlarıymış" diyecek. Buna Ahmet Emin Yalman'ın 1950'li yıllarda Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu'cularla olan şiddetli polemikleri ve bir dönme olan Sabiha Sertel'in eşi Zekeriya Sertel ile birlikte milliyetçi ve Turancılarla olan polemiklerini de eklerseniz resim tamamlanıyor. Ortaya çıkan resimde İslam'ı içten yıkmaya çalışan ve özellikle 1970'li yılların sağ-sol çatışma atmosferi içinde İslam'ın da içinde yer aldığı geniş sağ cepheyi çökertmeye çalışan "Yahudiliğin gizli ve aynı zamanda "kızıl" ajanları" sembolü ön plana çıkmaktadır. Çok kötü bir efsane haline geldi bu konu. İşin asıl tartışılması gereken ilmi, dini ve mistik yanı tamamen bir kenara atıldı. Sadece siyasi ve popüler yanı ele alınıyor. Belki Ahmet Emin Yalman bu türden tartışmalara girmeseydi bu konu bu kadar dejenere olmayacaktı.
- Böyle bir yapıyı önemsemiyorsunuz ama eleştiriyorsunuz. İslami bakış açısından bir yerde mantıki bir tavır var aslında. Bugün dönmelik var mı?
Ilgaz Zorlu o cemaatten olduğuna göre bir bildiği var ki 'var' diyor. Bana sorarsanız belki var ancak artık Sabetayistler açısından da bir önemi olduğuna inanmıyorum. Çünkü onların Sabetaycılık inancından uzaklaştıklarına inanıyorum. Bir Selaniklilik var belki, ama onda da seçkinci ve elitist bir yaklaşım var. 'Biz Selanikliyiz, biz daha batılı, daha kozmopolitiz' gibi bir bakış açıları var. Bir insanın böyle düşünmesi yanlış. Bugün Sabetayistlerin bir kimlik problemi var bana göre. Ne olduklarını bilmiyorlar. Dinden uzaklaşmış bir kitle olarak görüyorum onları. Bugün hala çifte kimliğini sürdüren kişiler varsa ki Ilgaz Zorlu var diyor, onların da azınlıkta olduğuna inanıyorum.
- Dünya ve Türkiye Yahudileri Sabetaycılığa nasıl bakıyor?
Dünya Yahudiliği Sabetaycılığa bir mezhep olarak, bir mistik yaklaşım olarak bakıyor. Sabetaycıların Yahudi olmamaları gibi bir meseleleleri yok. Herkes Yahudi olabilir. Bir Hristiyan da Budist de Yahudi olabilir. Ancak bunun bir ritüeli vardır. İslam'da nasıl kelime-i şehadet getirip bir Hıristiyan Müslüman olabilirse, Yahudilikte de ona benzer bir ritüel vardır. Bir eğitimin sonucunda bir sınavdan geçersiniz dinin icaplarını yaparsınız ve Yahudi olursunuz.
- Ilgaz Zorlu bunun bu kadar kolay olmadığını söylüyor.
Onun
meselesi ayrı. O diyor ki ben Yahudi kökenliyim. O zaman beni ayrı bir
kategoriye koyacaksın. Yani ben bir Hıristiyan gibi, bir Budist gibi
değilim.
Onlar o süreçten geçsin, beni özel ayrıcalıklı bir odadan geçireceksin
ve Yahudi kabul edeceksin diyor. Bu mümkün değil. Yani ben çok dindar
bir
insan olduğumdan dinin vecibelerini bildiğimden söylüyor değilim fakat
bu yahudi dininin mantığına aykırı bir şey. Siz kendiniz Yahudiliğin
kabul
etmediği bir mesihe inanmışsınız başka bir yola sapmışsınız bugün şimdi
yeniden yahudi olmak istiyorsunuz. Yahudilik dini ayrıcalıklı muamele
kabul
etmiyor. Diyor ki, 'Madem sen Yahudisin ve bu dinin icablarını
biliyorsun,
demek ki bu yol senin için daha kısadır, yap o ritüelleri gel Yahudi
ol'.
Diyelim
İsrail'de Türkiye'de var olduğu iddia edilen Sabetaycıları Yahudiliğe
kabul
eden bir karar çıksa zannediyor musunuz ki Türkiye'deki Sabetaycılar
"Allah
Allah" diyerek Yahudi olmak için İsrail'e koşacaklar? Hayır, Ilgaz
Zorlu'nun
dışında gidecek bir kişi daha olacağını hiç sanmıyorum.
- Ilgaz Zorlu geçmek isteyenlerin olacağını söylüyor
Türkiye'de dönmelerin ciddi dini temele dayanan cemaatsal bir yapısının bulunduğuna inanmıyorum. Çıksınlar efendim o zaman ortaya.
- Türkiye Yahudileri dönmeleri nasıl görüyor?
1950'li yıllardan günümüze dek gelen dönme- İslam çatışmasının sonucu olarak dönmelerin "gizli Yahudi ajanı" olarak görülmelerinden dolayı Türkiye Yahudileri Sabetaycılara fevkalade soğuk ve fevkalade uzak yaklaşırlar. Bu dediğim imajdan dolayı hiçbir platformda beraber olma ihtimalleri yoktur. Sabetaycılar Yahudileri sevmez, Yahudilerin de Sabetaycılara çok fazla sempatiyle baktıklarını söyleyemem. O açıdan İslami düşünce dünyasının Yahudiler, Dönmeler ve farmasonlar üçlü sacayağı düşüncesinin doğru olduğuna inanmıyorum.
- Dönmelerin bugünkü durumu nedir sizce?
Yahudilik açısından kabul edilecek bir yönü yok. Müslümanlar içinde konforlu bir konumda olacaksın ve Yahudilik iddiasında bulunacaksın. Bunun pek de etik bir davranış olduğuna inanmıyorum. Yahudiliğe dönmek istiyorsanız, bunun ritüelleri var. Kimse size mani değil olmaz.
- Etkin masonlar hep bu gruplar arasından çıkıyor.
Yahudiler ve Sabetayistler arasından çok mason çıktığı doğrudur. Ama bu durumun da kendi kurgusu içinde bir takım anlaşılabilir mantıki nedenleri vardır. Masonluk bir yerde evrensel bir felsefeyi, eşitliği, kardeşliği savunuyor ve yaymaya çalışıyor ama dini arka plana atıyor. O zaman zaten dinden uzaklaşmış olan Sabetaycılara masonluk çekici gelmektedir. Tarih boyunca ayrımcılığa uğramış bulunan Yahudilerde kardeşlik, eşitlik ilkeleri çerçevesinden dolayı masonluğa sempati ile yaklaşmaktadırlar. Ancak bir gerçek var tüm dernekler gibi masonluk da bana göre bir lobi ve toplumda ağırlığı olan bir sivil toplum kuruluşu ve her sivil toplum kuruluşu gibi bir baskı grubudur. Ancak kardeşlik ve eşitliği ilke diye benimsemiş bulunan bu baskı grubu siyasete alet ve taraf olmamalıdır.
- Kanal-7'deki yayınlar üzerine masonların kendi aralarındaki yazışmaları gazetelerde yayınlandı.
Son derece talihsiz mektuplar onlar. Yani bir kere o mektupları her kim bulmuşsa ve şayet doğruysa büyük bir gazetecilik olayı yapmış. Fevkalade talihsiz olan hadise, raporun Fransız Büyük Locasına İsrail Büyük Locasından gelmesi ve orada "işte şunları yapın" diye emirler verilmesi. Çok yanlış şeyler yani. Komplocu görüşü dile getirenler de zannediyorum bu noktalardan hareket ediyor. Ancak tekrar ediyorum bu sözlerim belgelerin özgün olmaları kaydıyla geçerlidir. Aksi halde bu kez bunu yayınlayan gazeteler hatalı davranmış olacaklardır.
- Komplo denilip gözardı edilen işbirliği bu mektuplarla ayan beyan ortaya çıkmış olmuyor mu?
Ama bir de şuna bakmak lazım. Kanal-7'de o görüntüler yayınlandığında Türkiye masonları sustular. Masonluktan istifa etmiş iki kişi ile bir de canlı yayına katılan bir kişi konuştu o kadar. Ben onların iç dünyalarına vakıf değilim ama okuduğum kadarıyla onların dahili nizamnameleri var herkes konuşamaz. E canım yani size o kadar ithamlarda bulunuluyor, sizde de en yetkili kimse çıksın konuşun. Yoksa sükut ikrardır.