Ne kadar
sevindiğimi anlatamam; bir
tarafından benim de iliştiğim bir konuda, İsrail hükümeti, nihayet
yumuşama
alâmetleri vermeye başladı. 'Dönmeler' arasında içinden geldikleri
ırkla
bağlantılarını yenilemek isteyen bir gruba göç etme hakkı verme yolunda
bir adım attı İsrail... Bakalım kapıları sonuna kadar açacak mı?
Hatırlayacaksınız: Epey önce, bizdeki
dönmelerin bir benzerini İran'da keşfettiğimi yazmıştım Kulis'te.
İsrail'de
çıkan Jerusalem Post gazetesinde okuduğuma göre, bundan 100 yıl kadar
önce,
Tebriz'de meydana gelen bağnazlıklar yüzünden, Museviler din değiştirme
ihtiyacını hissetmişler; açıkta Müslüman göründükleri halde dinlerini
gizlice
sürdürmüşler. İçlerinden Mekke ve Medine'yi ziyaret edip hacı olanlar,
beş vakit namazı camide kılanlar bile görülmüş; ama gazete, eski
dinlerine
bağlılığı içlerinde taşıdıklarını yazıyordu.
Dönmelik, gizli din taşımak, gerçekten zor zanaat. İsrail Avrupa üzerinden 'anavatana' gelen İranlı dönmelere hiç itiraz etmeden vatandaşlık hakkı vermiş; vaktiyle Müslüman görünürken İsrail'e gidip vatandaşlık elde eden dönmeler arasında ülkede önemli görevlere gelenler bile varmış... Ben de, İranlı dönmelere kapıyı açık tutup bizimkilere sımsıkı kapayan İsrail'i ayıplamış ve "Ayıp ediyorsun" diye yazmıştım.
Bizdeki dönmelere farklı muamele ediyor İsrail. İsrail devleti kurulduktan hemen sonra İsrail'e göç edip vatandaşlık almak isteyen bazı dönmeler çıkmış, ama İsrail onları kabulde istekli davranmamıştı. "Evet, Ben Selanikliyim" kitabının yazarı Ilgaz Zorlu ve bazı arkadaşları birkaç yıldır "Vatana göç hakkı" talep ediyorlar, ama fazla bir anlayış görmüyorlar... Ilgaz Zorlu, kitabında, bir süre gidip kaldığı İsrail'de başına o küçük takkelerden takıp dolaştığını, ilgi de gördüğünü, ama meramına eremediğini yazıyor.
Şimdi ona bir müjdem var. Musevi Cemaati'nin 'Şalom' gazetesi, "Bazı Müslümanlar İsrail'e göç etme haklarını istiyorlar" başlıklı bir haber yayımladı. Haberde, daha önce reddedilen 'göç hakkı'nın bu defa tanınacağı anlamına gelecek olumlu bir hava var. 28 kişinin bu yolda yapılmış başvurularını, İsrail içişleri bakanlığı, uzun yazışmalardan sonra reddetmişti; o insanlar, bunun üzerine, Yüksek Adalet Mahkemesi'ne başvurmuşlar... İşler süratlenmiş...
Şalom, başvuru sahiplerinin kimliği ve konunun hukukî yönü hakkında şu bilgiyi veriyor: "Geri dönüş yasasına göre, dinini kendi arzusuyla değiştirenler hariç bir Yahudi'nin çocukları, torunları veya eşleri göç vizesi alabilirler. Dilekçe sahipleri, kendilerinin aslında zorla dinleri değiştirilmiş insanların çocukları olduklarını, bu yüzden din değiştirenlerle ilgili maddenin kendilerine uygulanamayacağını söylüyorlar. Eğer İsrail'e göç edebilirlerse Yahudiliğe geri dönmeye istekli olduklarını ve Yahudi dininin zorla değiştirmiş insanlarla ilgili durumlara ya da Anusim'e fırsat verdiğini belirtiyorlar." (Şalom, 1 Eylül 1999)
Başvuranların nereli olduklarını açıklamamış Şalom; İsrail Yüksek Adalet Mahkemesi, başvuru sahipleri zor duruma düşmesinler diye, adresleri üzerine ambargo koymuş çünkü. İyi de yapmış. Sevinmemin sebebi, Ilgaz Zorlu ve arkadaşlarının bu yönde ilk ciddi başarıyı kaydetmeleri. Daha önce bu tür başvuruların dikkate alınmadığı İsrail'de, mahkemenin konuyu görüşme takvimine alması bile bir başarı.
Osmanlı Tarihi'nin Museviler arasında ciddi sürtüşmeler yaşanan ilginç dönemlerinden birinde, fitneyi önleme amaçlı bir müdahale sonucu ortaya çıkmıştı dönmelik. Kendisinin 'beklenen mesih' olduğuna inanılan Sabatay Zvi adlı din bilgini, baskılar üzerine din değiştirmek zorunda kalmış, ancak Zvi ve bağlıları eski inançlarını korumuşlardı. 350 yıl boyunca, Müslüman görünüp Musevi inançlarını sürdüren bir grup oldu dönmeler. Cumhuriyet kurulup yoğunluk teşkil ettikleri Selânik'ten Türkiye'ye göçtüklerinde özelliklerini burada da sürdürdüler.
Galiba bir vesileyle yazmıştım: İmparatorlukta ilk eli yüzü düzgün, modern eğitim kurumlarını dönmeler kurdu. Atatürk'ün de okuduğu ilkokulun kurucusu Şemsi Efendi bir dönmeydi (Ilgaz Zorlu "Dedemdir" diyor ve esas adının Şimon Zwi olduğunu yazıyor). Dönmeler İstanbul'da da eğitim kurumları açtılar. Şemsi Efendi'nin izinden gidenlerin açtığı Şişli Terakki Lisesi ve Işık Üniversitesi onların eseridir. Hani Faik Bulut adındaki sözde 'araştırmacı'nın, adındaki 'ışık' sözcüğüne bakıp 'ışık evleri' ile arasında irtibat kurarak "İrticaî eğitim kurumları" arasında saydığı, sonra da özür dilediği Işık Üniversitesi...
Dönmelerin bir bölümü, hiç değilse yüzeyde, Müslüman gibi yaşamaktan mutlu görünüyorlar. Kültür, eğitim, medya, sanayi, ticaret ve siyaset hayatında ön planda olan çok sayıda dönme var. Türkiye bu konuda o kadar geniş ki, önümüzdeki mayıs ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde dönme bir aday bile çıkabilir.
Ancak, bazıları da, bütün dünyada etkisini hissettiren, Hıristiyanları 'yeniden doğmuş Hıristiyan', Müslümanları 'daha dindar' yapan rüzgârlardan etkilenerek 'köklerine dönme' arzusundalar. Yıllardan beri, "Biz aslında Yahudi'yiz, tarihin garip bir cilvesiyle dönmüş gibi görünmüşüz, anavatana gelmek istiyoruz" diye çaba gösteriyor bunlar...
Müjdeyi
onlara veriyorum, istediklerine
kavuşurlarsa sonucu size de duyururum.