ÇEŞİTLİ YÖNLERİYLE SABETAYCILAR
Gani Gönüllü

Türkiye'de Sabetaycılık giderek daha fazla tartışılmaya devam ediyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri  Sabetaycılığın gizli karakteri sebebiyle merak uyandırması, diğeri ise Sabetaycılar arasındaki mücadeleler ve  bu mücadeleler esnasında bazı gizli bilgilerin açıklanmasıdır.

Son olarak, Şişli Terakki Lisesi çerçevesinde meydana gelen mücadeleler sebebiyle ortaya atılan bazı isimler ve CHP ile Sabetaycılar arasında kurulan ilişkiler kamuoyunda ilgi çekti. Konunun ayrıntılarına geçmeden Sabetaycılığın ne olduğuna kısaca bakalım.

Sabetaycılık Nedir?

İspanya'daki Engizisyon zulmünden kaçan Yahudiler 1492 yılında Osmanlı tarafından kabul edildiler ve başta  Selanik ve İzmir olmak üzere çeşitli şehirlere yerleştirildiler. İşte Sabetaycılar bu Yahudiler içinden çıkan bir guruba verilen isimdir.

Sabetaycılığa ismini veren Sabetay Sevi, 1626 Yılında İzmir'de Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Haham olarak yetişen ve Yahudi mistisizmi olan Kabbalizme ilgi duyan Sevi, 1665 yılında kendisinin Tevrat'ta beyan edilen ve dünyaya gelip "vadedilen topraklar" da Yahudiliği tekrar hakim kılacak olan Mesih olduğunu iddia etti.

İzmir'li hahamlar Sabetay Sevi'nin Dinlerini bozduğu gerekçesiyle öldürülmesine karar verdiler, ama bu kararı uygulayamadılar ve onu Osmanlı sarayına şikayet ettiler. Osmanlı, artan şikayetler karşısında İzmir'li hahamlar gibi onu öldürmedi, ama tutuklayarak Çanakkale'de bir kaleye hapsetti. Faaliyetleri burada da devam eden Sevi'yi yine Yahudi hahamlar Saray'a şikayet edince, Osmanlı bu talepler karşısında kayıtsız kalamadı. Sevi'yi Saraya çağıran Sadrazam hayatı ile iddiaları arasında bir seçim yapmasını istedi. Sevi hayatı yönünde seçim yapmakla kalmadı, Müslüman oldu ve Aziz Mehmet adıyla maaşa bağlandı.

Sabetay Sevi Mesihlik iddialarını terk etmedi. Adamlarına haberler göndererek, kendisinin sadece görünüşte Müslüman olduğunu, gerçekte ise kendi kurduğu Mesihi inancı yaşamaya devam ettiğini duyurdu. Yine faaliyetlerine devam ettiği anlaşılınca, Arnavutluk taraflarına sürgüne gönderildi ve orada öldü. Ama kendisini takip eden 200 aile Selanik'e yerleşerek dış görünüşte Müslüman, gerçekte ise Sabetaycı-Yahudi olarak yaşamaya devam etti.

Sabetaycı yahut dönme olarak adlandırılan bu grup, Selanik'in Yunanistan'da kalması ile, 1924 yılında yapılan nüfus mübadelesi sonucu Türkiye'ye göç etti ve başta İstanbul'un Şişli ve Nişantaşı semtleri olmak üzere çeşitli bölgelere yerleşti.

Karakaşlar, Kapancılar ve Yakubiler adlı kollara ayrılan Sabetaycılar, şu anda Feyziye Mektepleri, Şişli Terakki Lisesi, Işık Liseleri ve Işık Üniversitesi gibi eğitim kurumlarına, Sabah Gazetesi gibi bir medya grubuna, çok sayıda öğretim elemanı, yazar ve işadamına sahipler. Nüfuslarına oranla etkileri çok fazla olan bu kesim, Sabetaycı kökenlerini gizleyerek hareket ediyor.

Basında Çok Güçlüler

Dönme olduğu bilinen ailelerin başında İpekçi, Simavi, Atabek, Bezmen, Eczacıbaşı, Bilgin gibi aileler gelir. Bunlardan Simavi ailesi uzun yıllar Türk basınında en büyük gazeteleri ellerinde bulundurdular. Sedat Simavi, Haldun Simavi ve Erol Simavi, Türk basınında, Ahmet Emin Yalman'dan (eski Vatan Gazetesi sahibi) sonra Sabetaycı medya grubu olarak Hürriyet Gazetesini uzun süre ellerinde bulundurdular. Erol Simavi'nin bu gazeteyi Aydın Doğan'a satarak yurt dışına (sanırım Belçika'ya) çıkmasıyla basın sektöründen çekildiler.

Onlar sektörden çekilmeden önce bir başka Sabetaycı medya grubu yerini sahnede almıştı bile. Dinç Bilgin'in sahibi olduğu Sabah Grubu idi bu... Özel TV'lere izin verilmesiyle ATV'yi kuran ve bir dizi başka gazete ve dergi de çıkaran bu grubun bünyesinde çok sayıda Sabetaycı yazar da bulunuyor.

Zaman zaman kendi arasında da mücadelelere girişen Sabetaycı kökenli yazarların önemli bir bölümü halen kendilerini gizlemeyi başarıyorlar. Çeşitli şekil ve zamanlarda Sabetaycı oldukları iddia edilen gazeteci ve yazarlar şunlar: Ahmet Emin Yalman (ölü), Abdi İpekçi(ölü), Coşkun Kırca, Güngör Mengi, Ruhat Mengi, Zafer Mutlu, Canan Barlas, Gülçin Telci, Ali Kırca.

Masonluk Rağbette

Masonluğun kuruluşundan itibaren Yahudiliğin etkisinde olduğu ve masonluğu Yahudilerin yönettiği artık sır olmaktan çıkmıştır. Yahudilerin tanrı tarafından seçilmiş ırk oldukları ve diğer bütün insanları yönetmekle görevlendirildikleri şeklindeki inançlarını iyi bilmek gerekir. Bu inanç sebebiyle Yahudiler kendilerinden olmayanlara karşı her zaman çeşitli kurnazlıklar yaparlar ve böyle bir kültür geliştirmişlerdir. İşte Masonluk, Yahudilerin dünyayı yönetme ideallerine hizmet eden ve Yahudiliğin kontrolünde olan gizli bir teşkilattır.

Osmanlı Devleti'nin son dönemine damgasını vuran İttihat ve Terakki ile Selanikteki mason locaları ve Sabetaycıların ilişkileri incelendiğinde, Sabetaycıların diğer ikisi üzerinde önemli bir etkiye sahip oldukları görülecektir.

Kendisi de bir sabetaycı olan Ilgaz Zorlu'dan nakledelim: "...Dikkatle incelendiğinde de görülecektir ki Selanik'te o dönemde mason locaları ve tarikatlerde etkili olan Türk ve Müslüman kimlikli aydınların pek çoğu sabetaycıdır, aslında bunu da normal karşılamak gerekiyor, çünkü sabetaycılar 20.yy ın başlarına gelindiğinde dini kurumlarını giderek ortadan kaldırmışlardı ve o dönemlerde de Yahudilik dinine geri dönme arzularının da kabul edilmemesi neticesinde neredeyse ateist bir hayat yaşamaktaydılar. Hiçbir manevi dayanakları kalmayan bu insanların bu yıllarda ve köken olarak ta onların soylarından gelen diğer kuşakların üyelerinin de sabetaycı kökenli olmaları bir rastlantı değildir.

Nitekim bugün bile Hür ve Kabul Edilmiş Mason Locası'nın Grand Comandör (ya da Türkçe karşılığı ile Hakim Büyük Amir) leri'nin de yine Kapancılar koluna mensup bir aileden gelmesi de şaşırtıcı olmamalıdır."

Sabetaycıların ekonomik güçleri, yüksek kültür seviyeleri ve masonluğun gücü de dikkate alındığında bu grubun çok önemli bir güç haline geldiği ortaya çıkar. Mason dayanışması ile, YÖK, TUBİTAK, Üniversite Rektörlükleri gibi bazı önemli makamlara Sabetaycıların kolayca atanabildikleri bir gerçektir.

Prof Kemal Gürüz, Prof, Bülent Berkarda, Prof. İlter Turan Sabetaycı olduğu iddia edilen Rektör ve YÖK Başkanı iken, Sabetaycı Hür ve Kabul Edilmiş Mason Locası "büyük üstat"ları muhtemelen; eski Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Hayrullah Örs (1901-1977), Prof. Orhan Alsaç ve halen Büyük Üstad görevini yürüten Can Arpaç olmalıdır.

Siyasette Sol ve Özellikle CHP Tercih Edilmiş

Sabetaycıların siyasette İttihat Terakki ile etkili olmaya başladıklarını söylemek sanırım yanlış olmaz. Nitekim İttihat Terakki'nin ilk kabinesinde Maliye Nazırı olan Cavid Bey Sabetaycı bir siyasetçiydi. Cumhuriyet döneminde de ilk kabinede yine Maliye Vekili olarak bulunan Cavid Bey, Atatürk'e karşı düzenlenen İzmir suikastine katıldığı gerekçesiyle idam edilmiş...

1924 yılında Karakaş Rüştü adlı şahsın cemaatin içyüzünü Atatürk'e ve TBMM'ye mektup yazarak açıklaması ile siyasi baskı altında kalan Sabetaycılar, 1942 yılında uygulanan Varlık Vergisi uygulamasında "D" grubu adı altında vergiye tabi tutuldular. Bezmenler, Atabekler, Dilberler gibi aileler bu vergiyi ödemek zorunda bırakılmışlardır. 6-7 Eylül olayları da Sabetaycıları olumsuz etkiledi.

Sabetaycıları olumsuz etkileyen bu olayların ilk ikisi CHP döneminde meydana geldiği halde Sabetaycılar CHP'de siyaset yapmayı tercih ettiler. Yine Sabetaycı Cavid Bey Atatürk tarafından idam ettirildiği halde ve Karakaş Rüştü olayında Atatürk döneminde baskı gördükleri halde aşırı Atatürkçü görünmeye özen gösterirler.

Sabetaycıların son dönemdeki en önemli siyasetçisi hiç şüphesiz önce CHP'de siyaset yapan sonra ise DSP'ye geçen şimdiki Dışişleri Bakanı İsmail Cem'dir. Bilindiği gibi İsmail Cem'in asıl soyadı İpekçi'dir, ama sabetaycı olduğunu hatırlattığı için kendisi tarafından kullanılmamaktadır.

Ilgaz Zorlu tarafından kaleme alınan "Gülçin Telci'nin Yazamadıkları, Şişli Terakki Yolsuzluğu" adlı broşürde bazı Sabetaycılarla CHP arasındaki esrarengiz ilişkiler şöyle anlatılıyor:

"Sabetaycı cemaatin "Kapancılar" koluna mensup olan Sayın Can Paker Türk Henkel isimli bir Alman firmasının yönetim kurulu başkanıdır. Sayın Paker uzun yıllar politika ile ilgilenmiş, bir dönem Deniz Baykal'ın danışmanlık görevini üslenmiştir. 1970 li yıllarda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi içinde Turan Güneş ve Deniz Baykal'ın bir arada oluşturdukları bir grup vardır. Bu grubun içinde şu an Şişli Terakki'nin Yönetim Kurulu üyesi olan Prof. Ahmet Yücekök'te görev almıştır (Sayın Yücekök'ün eşi de sabetaycı kökenli bir aileden gelmektedir). ( Aynı grupta yer alanlar arasında Şişli Terakki'nin yönetiminde uzun yıllar yer alan Bülent Tanla'da bulunmaktadır)

Bu kişilerin (şu an elimizde belge olmadığı için tam olarak bilinemeyen bir şekilde) bir siyasi partiye ait bazı taşınmazlara sahip olduklarına dair bir iddia vardır. Sabetaycı cemaat içinde yer alan bazı söylentilere göre bu kişilerin arasında varolan bazı ilişkilerden dolayı menfaat teminleri olduğu da iddia edilmektedir. Ancak bunlar şu an elde belgeler olmadığından ispat olunamamaktadır. Tabii bu, iddiaların araştırılmayacağı anlamına gelmez!"

Zorlu'nun yanısıra, Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak bda konu ile ilgili bir makale yazdı ve şu görüşlere yer verdi:

"CHP ile bu parti arasındaki ilişkinin araştırılması gerek. İddialar son derece mide bulandırıcı. Bilgin ailesi gerçekten Terakki Vakfı'na ait mal varlığının denetimini ele geçirerek, cemaati kendi siyasi ve iktisadi çıkarları için kullanmak mı istiyor? Can Paker bu işin neresinde. Bülent Tanla ve Haluk Arı'nın ortak reklam şirketi CHP'nin seçim kampanyasını alarak, bu cemaatle parti arasında iktisadi manüplasyonlarda mı kullanılıyor? Tanla, Arı ve İlhan Selçuk ortak şirketi Medya C malum sermaye ile Cumhuriyet ve bazı gazeteler arasında haber politikalarına endeksli reklam dağıtımı mı yapılıyor? Bu soruları soruyorum, çünkü bu tür söylentiler artık kulak tırmalamaya başladı. Hatta CHP İstanbul il yönetiminden bazı isimler, laik CHP'nin bir tarikatın arka bahçesi gibi kullanıldığı iddialarının yaygınlaşmasından son derece rahatsız. CHP mi Sabatayları kullanıyor, Sabataylar mı CHP'yi, o da belli değil."

Dilipak şu anda aktif siyasette bulunan Sabetaycıları da şu şekilde açıklıyor:

"Sabatayların bir diğer adı "Dönme" ya da "Selanikli". İsmail Cem, Rahşan Ecevit, Tansu ve Özer Çiller, Coşkun Kırca, Altan Öymen, Ercan Karakaş bu ekipten olarak bilinir. Bunlar kendilerini zahiren Müslüman olarak takdim etseler de, gizli olarak Yahudi dini, ritüelleri ve geleneklerine bağlıdırlar. Yani takiye yaparlar."

Dilipak'ın söyledikleri doğruysa, CHP lideri Altan Öymen, Ercan Karakaş ve Bülent Tanla'nın yanında, DYP lideri Tansu Çiller ve DSP'li Rahşan Ecevit de sabetaycı kökenden geliyorlar.

Okullar ve Şişli Terakki Yolsuzluğu

Sabetaycıların eğitim sahasında çok büyük yatırımları olduğu ve 1885'te kurulduğu söylenen Feyziye Mekteplerinin 100 yıldan fazla bir tarihe sahip oldukları bilinmektedir. Son zamanlarda Işık Lisekleri ve Işık Üniversitesini kuran Feyziye Mektepleri Vakfı eğitim faaliyetlerine devam ediyor.

Bilgi Üniversitesi mütevelli heyetinde de çok sayıda Sabetaycı olduğu ve Rektör İlter Turan'ın da aynı kökenden geldiği bilinmektedir. Sabetaycılar kimliklerini gizlediklerinden YÖK Başkanı Kemal Gürüz gibi bilinen birkaçı müstesna Devlet üniversitelerinde ne kadar öğretim üyesi ve yönetici bulunduğu bilinemiyor.

Lise seviyesindeki sabetaycı okulların en eskilerinden biri ise Şişli Terakki Lisesidir. Bu okulda son zamanlarda çeşitli yolsuzluklar yapıldığı yine bir sabetaycı olan Ilgaz Zorlu tarafından ortaya atılmaktadır. Zorlu, Sabetaycıların kökleri ile bağlarını güçlendirmeleri ve asıllarına dönmelerini savunuyor.

Cumhuriyet Gazetesi'nin de iddialarda adı geçmekte ve Şişli Terakki Lisesi'nin yönetiminde çeşitli yolsuzluklar yapıldığı öne sürülmektedir. Zorlu bu vesile ile ilgili olarak bazı isimler de vermektedir:

 "Haluk Arığ'ın okulla ilgili olarak yardım gördüğü kişiler şunlardır:
- Ahmet Yücekök ( Siyaset Bilimi Prof.u)
- İlter Turan ( Bilgi Üniversitesi Rektörü)
 - Bora Gönenç
- Fatih Dural
- Can Paker ( Türk Henkel Yön.Kur. Baş. Tusiad üyesi)"

Zorlu ile Şişli Terakki Lisesi yöneticilerinin bu vesile ile mahkemelik olacakları Zorlu'nun broşüründe zikredilmektedir. Eğer bu gerçekleşirse, gizli cemaatin daha pek çok kirli çamaşırı ortaya çıkabilir ve bazı isimler daha verilebilir diye düşünüyoruz.

Sabetaycı olarak çeşitli tartışmalarda ortaya atılan isimler arasında, Halide Edip, Dr. Nazım, halen hayatta olan Yönetmen Halit Refiğ, Prof. Bülent Tanör, müflis işadamı Halil Bezmen, modacı Cemil İpekçi sayılabilir.

İş dünyasından da, Nejat Eczacıbaşı(ölü), Bülent Eczacıbaşı, İshak Alaton, Üzeyir Garih, Atabekler vs. sayılabilir.

Sabetaycı olduğu söylenen eğitim kurumlarının Mütevelli Heyet üyeleri aşağıda verilmiştir:

Feyziye Mektepleri Vakfı Yönetim Kurulu

Başkan Osman ERBELGER,
Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Cumhur FERMAN,
Genel Sekreter Dr. Murat BINARK,
Üye Dr. Özge SEZERMAN,
Üye Mimar. M. Kamil ÖZKARTAL,
Üye Prof. Dr. Ilhami ÇETIN,
Üye Mehmet MISIRLI,
Üye Avukat Gün Han BASIK,
Üye Necmettin GÖKÇE,
Üye Prof. Dr. Sıddık YARMAN,
Üye Altan GÖKÇEK,
Üye Tufan DURGUNOGLU,
Üye Seçkin TÜRESAY

Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti

Başkan, Prof. Dr. Cumhur FERMAN,
Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bülent BERKARDA,
Başkan Yardımcısı Mimar Kamil ÖZKARTAL,
Raportör Prof. Dr. Ahmet Niyazi KOÇ,
Üye Erden MISIRLI,
Üye Prof. Dr. B. SIDDIK YARMAN,
Üye Çelik ARSEL
Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. SIDDIK YARMAN

 İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti

Oğuz Özerden (Başkanı),
Serdar Mutlu (Başkan Yardımcısı)
Gülten Kazgan
Toktamış Ateş
Bülent Akarcalı
Orhan Gemicioğlu
S. Halit Kakınç
Yiğit Ekmekçi
Cüneyt Akgün
Latif Mutlu Bilgi Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı
Lale Duruiz Rektör Yardımcısı
M. Orhun Çavdar Genel Sekreter

Rektörlük

Rektör Prof. Dr. İlter Turan
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Lale Duruiz
Genel Sekreter Orhun Çavdar MBA
Yönetim Kurulu

Prof. Dr. İlter Turan
Prof. Dr. Lale Duruiz
Prof. Dr. Mete Tunçay
Prof. Dr. Beyza Furman
 Prof. Dr. Uğur Alacakaptan
Doç. Dr. Aydın Uğur
Orhun Çavdar

Sabetaycı Nejat Eczacıbaşı tarafından kurulan ve halen Sabetaycı Can Paker tarafından yönetilenTESEV Yönetim Kurulu (1998 Yılı)

Dr. Can PAKER (Başkan)
İshak ALATON
Dr. Yılmaz ARGÜDEN
Doç. Dr. Oğuz BABÜROĞLU
Tarhan ERDEM
Prof. Dr. Üstün ERGÜDER
Doç. Dr. Nihal İNCİOĞLU
Dr. Mehmet KABASAKAL
Hasan KARACAL
Ziya MÜEZZİNOĞLU
Alp ORÇUN
Arıl SEREN
Prof. Dr. İlter TURAN
Fikret TOKSÖZ
Necla ZARAKOL

Sabancılara ait olduğu halde, ilginç şekilde Mütevelli Heyetinde Sabetaycı Can Paker, Bülent Eczacıbaşı ve Halis Komili, Ömer Saatçioğlu gibi isimlerin bulunduğu

Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti

Sakıp Sabancı Onur Başkanı,
Hacı Sabancı Kurucu Onur Başkanı,
Güler Sabancı Başkan,
Prof. Tosun Terzioğlu Rektör,
Prof. Ahmet Aykaç Theseus Institute France,
Halis Komili Yönetim Kurulu Başkanı - Komili Şirketler Grubu,
Bülent Eczacıbaşı Eczacıbaşı Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı,
Prof. Işık İnselbağ Wharton School ofUniversity of Pennsylvania,
Can Paker Türk Henkel Genel Müdürü,
Erbay Fiş VAKSA Genel Müdürü,
Prof. Ömer Saatçioğlu Ortadoğu Teknik Üniversitesi
 

Ana Sayfa